Yazar Selim Esen, Gerçek Edebiyat isimli web sitede Ankara’nın cumhuriyetin ilanının ardından eğlencenin de başkenti olduğunu Feyman Kulüp örneği üzerinden kaleme aldı. İşte o yazı:
Özellikle 1970’lerden itibaren modernleşme ve kapitalist üretim ilişkilerinin de güçlenmesiyle birlikte ciddi bir kentsel ve toplumsal dönüşüm yaşanmaya başlanmıştı Ankara’da. Bu dönüşüm ilk olarak mekân kurgusunda kendini gösterecekti. Sonra da… Başkent’in bellek mekânı olarak tanımlanabilecek pek çok yer; alışveriş ve eğlence mekânları tarihsel süreçte dönüşerek yok olma ile karşı karşıya kalacaklardı.
Bu yıllarda devam eden özgürlük akımı, mekânların birçoğunun da gençlerin beğenisini kazanmak açısından değişikliğe gitmesine neden oldu.
Aynı zamanda Ankara’nın gece hayatı da semt semt şekillenmeye başladı. Ulus-Dışkapı pavyonlarla, Ulus-Yenişehir-Kızılay gazino ve kulüpleriyle, Maltepe ise pavyon ve gazinolarıyla ön plana çıkıyordu.
Çankaya gece kulüpleriyle parlayacaktı. Günümüz eğlencesinin temelleri atılıyordu.
ÜZERİNDE “EFES” YAZIYORDU, SAHİBİ ALPAY’DI…
60’lı yılların ikinci yarısı, Bakanlıklar semti…
Olgunlar Sokak ile Atatürk Bulvarının kesiştiği yerde çok katlı bir bina yükseliyordu. Erzincan Senatörü Abdülbaki Cebeci’nin sahibi olduğu bu bina, ‘Bay Enver İşen Apt.’ adını taşıyacaktı.
Kapı numarası: 174…
Atatürk Bulvarına bakan kısmında büyük bir vitrinde ‘Philips’ ürünleri sergileniyor, yandaki Olgunlar Sokak tarafında da servis bölümü hizmet veriyordu. 4. katta daha yeni anonim şirkete dönüştürülmüş olan Türk Haberler Ajansı yer alıyordu… THA, Türkiye’ye faks sistemini getiren ilk haber ajansıydı. Bina’nın bodrum katında ise yoğun bir çalışma gözleniyordu. Nitekim bir süre sonra giriş kapısına bir tabela konduruldu.
‘Efes’ yazıyordu üzerinde…
Sahibi… Dördüncü evliliğinin arifesindeki şarkıcı Alpay’dı.
Soysal Pasajdaki çorapçı dükkanını, ardından reklam ajansını batırmış, şimdi şansını “Kulüp Alpay”da deniyordu. ‘Alpay ve Arkadaşları’ adını verdiği orkestrası ile sevenlerini “Eylül’de Gel”, “Fabrika Kızı”, “Gitme” şarkılarıyla karşılayacaktı.
Davetiye basıldı…
Ankara gece hayatının gediklileri 16 Kasım 1966 günü ‘Kulüp Alpay’ın açılışına davet edildiler.
60’LAR ANKARA’SININ KULÜPLERE BAKIŞI
Döner bir merdivenle iniliyordu… İç mekân Mimar Şevki Vanlı tarafından tasarlanmıştı. Kişilerin, başkalarını görmek, eğlenenleri seyrederek neşelenmek isteyecekleri düşünülerek, masaların yerleştirildiği platolar piste doğru amfi biçiminde yerleştirilmiş, toplu eğlenme olanağı sağlanmıştı. Merdivenkovası ve karşılama mekânı bütüncül olarak orta aksta konumlanmıştı. Servis veren/alan hacimler doğrudan doğruya diyagonal bir biçimde mekânın bütününü iki ayrı bölüme ayırıyordu. Bar, özerk oturum alanı ve dans alanına yönlendiren ‘platolar’ mekânın çeperine temas eden bir biçimde konumlandırılmıştı. Dans pisti mekânın merkezinde orkestra ile birlikte planlanmıştı. Aydınlatma, kare kesitli prizmatik düşey elemanlarla sağlanmıştı. Zemin, siyah dökme mozaikti.
1966 Yılı Ankara’sında kulüpler ‘batılı’ eğlence ve müzik alışkanlıklarını barındıran yerler olarak anılırdı. Yine 1960’lı yıllar kadın figürünün gece yaşantısına katıldığı yıldı. ‘Batılı’ anlamda eğlence, müzik, dans eylemine katılım gösterdiği gözlemi o yılları yaşayanların belleklerindedir.
Aynı yıllarda…
Sahne müziğine yeni bir akım olan ve sayıları giderek artan “Dans ve Caz Orkestraları” arasına adını yazdıran, 1953’de bir aralar Yaşar Güvenir Orkestrasında çalışan İlhan Feyman adı duyulmaya başlamıştı. 1958 yılında ‘İlhan Feyman ve Arkadaşları Müzik Grubu’ nu kurmuş, ‘Kulüp 12’nin sevilen orkestrası olmuştu. İlham Gencer, Sevinç Tevs gibi usta sanatçıların yanı sıra Ajda Pekkan, Gönül Turgut, Lamia, Ertan Anapa, Salim Dündar, Berkant gibi sanatçılara eşlik ediyordu.
70’LERDE NELER OLDU
1971 yılına gelinmişti…
‘Efes’ tabelası altında gece kulübü işleten şarkıcı Alpay, bir gün İstanbul’dan Ankara’ya gelen İlhan Feyman’la karşılaştı. Gece Kulübünü işletmekte zorlandığını, işletmeyi devretmek istediğini söyledi. Ankara’da yeni bir hayata yelken açan İlhan Feyman bu fırsatı kaçırmadı, Başkent’ in gece hayatına adımını attı.
Tabela değişti…
‘Efes’ kalktı, yerine İlhan Feyman’ın kardeşi, iç mimar Özer Bey’in hazırladığı bir trompetin üfleme tarafında ‘Clup’, tuşların olduğu yerde de ‘Feyman’ yazısının yer aldığı tabela konuldu.
Otuz yıl sürecek olan ‘Kulüp Feyman’ macerası böyle başladı.
Gazeteci Ümit Deniz, “Ankara’da Gece Hayatı” başlıklı yazısında, İlhan Feyman’ın ‘Ankara gecelerine renk kazandıran sanatçı’ olarak anıldığını belirtiyor, şöyle diyordu:
“Gece yarısından sonra sönen Ankara lokallerinin barlar hariç tek gözde olanı ve sabaha kadar süreni ‘İlhan Feyman Kulüp’… Trompetçi İlhan Feyman’ı İstanbullular da yakından tanırlar. Şimdi kendi kulübünde de aynı şeyi yapıyor. Gece yarısından sonra Başkentin bütün sanatçıları ve sosyetesi burada toplanıyor ve sabahlara kadar eğleniyor. İlhan’ın trompetinden ayrı olarak atraksiyonu da bu gönüllü ve fahri sanatçılar yapıyorlar. Samimi ve sıcak havası olan Feyman Klüp dışında Ankara geceleri pek sönük geçiyor…” (Ümit Deniz, “Ankara’da Gece Hayatı”, Milliyet, 20 Kasım 1972, s. 5).
Feyman Kulüp kapılarını saat 23’de açardı.
Saat 23.30’da orkestradan gitar sesi duyulurdu… Tuna Ötenel, Kudret Öztoprak, Aykut Kazan, Aşkın Arsunan, Selçuk-Selim Bilgin, Mehmet Çırıka, Ünal Özer’den oluşan orkestra Erdal Çelik, Suavi, Turgay Kâhya’nın şarkılarına eşlik ederdi. Saat, 01.30’a kadar dans müziği yapılırdı.
Kulübün yüz yirmi sandalyesi vardı. Hafta sonları ilavelerle yüz elliye çıkardı. O zaman, bir sandalyeye iki kişi otururdu. Ankara’ya gelen, tiyatro, müzik grupları, sporcular Feyman’da eğlenirlerdi. Tek bay veya bayan, çevreye rahatsızlık vereceği düşünülenler kulübe alınmazdı. Tiyatro ve müzik sanatçılarına yüzde elli ‘İlhan Feyman indirimi’ yapılırdı.
Feyman, kulübe saat 1.30’da gelirdi. Erken geldiği günler ‘denetim’ günleriydi. Zor adamdı Feyman… Programına ya, ‘Yaşa Fenerbahçe’ marşını çalarak ya da ‘İl Silenzio’ ile başlardı.
TROMPETSİZ OLMAZ
Trompetine âşıktı…
Her gece on beş dakika kadar süren dinletisinden sonra Kulüp sanatçıları sahne alırdı. Hakkı Çağdaş, Lemi, Bilal, Selim Sam ile belirli dönemlerde Taner Şener, Kayahan ve kulübe konuk olarak gelen farklı türdeki sanatçılar; İbrahim Tatlıses, Ümit Tokcan, Mahmut Tuncer şarkı söylerlerdi.
Her meslekten her yaştan müşterisi vardı Feyman’ın. Futbolcuların uğrak yeriydi… Pazar ve pazartesi geceleri Feyman’la haftanın değerlendirmesini yaparlardı. Ali Şen, Selim Soydan, Vefa Küçük kulüpte sık görünen futbol adamlarıydı.
Feyman Kulüp, Ankara eğlencelerinin son noktasıydı.
Müşterileri restoranlardan, tavernalardan, gazinolardan sonra gelir, eğlenceye son noktayı kayarlardı. Yemek sonrasında geldikleri için, içkinin yanına meyve ve kuruyemiş servisi yapılırdı. Program sonrasında da çorba, mantı ve kuru fasulye-pilavdan oluşan bir mönü sunulurdu. O yıllarda hazır mantı olmadığından iki kadın çalışan mantı açardı Feyman Müşterileri için…
Son ikramlarla konuklara “iyi sabahlar” denir, uğurlanırdı…
İlhan Feyman yaklaşık 20 yıl süren Ankara günlerine, değişen kulüp işletmeciliği ve müşteri profili anlayışı eklenince yenik düşecek, ortak aramaya başlayacaktı.
Bulacaktı da…
2000 yılına gelindiğinde, o güne kadar hiç ayrılmadığı kulübüne arada sırada uğramaya başladı. Sonra da İstanbul’a taşındı, ilişkisini kesti. Müzikten uzak günler sürdürürken, 13 Mart 2014’de Bodrum’da yaşama veda etti. Adı Türkbükü’nde bir sokakta yaşıyor.
Alpay ise…
Başarısızlıklarından yılmamış olmalı ki, 1984’de Aşağı Ayrancı, Güvenlik Sokak’ta ‘Karpiç’ adını verdiği mekânı açtı. İki katlı bina’nın giriş katı gece kulübü’ ne dönüştürülmüştü. İşletmesini Hale Sarıgöllü’nün yaptığı kulüp iki yıl sonra, 1986’da sessiz sedasız kapandı. Alpay İstanbul’a taşındı…
Eskiler arasında dolaşmak keyiflidir…